Perşembe, Nisan 19, 2007

KAZDAĞLARI DÖNÜŞ







3. günün sabahında hava daha güzel.Kahvaltımızı ediyoruz. Odamızı topluyoruz. Yola çıkmaya hazırız.Ama öncesinde bahçede çay keyfi.....


















Fotoğraflarımızıda çektikten sonra istikamet Ayvalık-Cunda adası............








Ayvalık düşündüğümüzden daha uzakmış ve ne yazıkki vardığımızda rüzgar ve yağmur tekrar başlamıştı.Deniz kenarında oturup yemek yeme keyfi olmayınca birde diet stresi üzerine binince çok da zevkli bir yemek olduğunu söyleyemeyeceğim.






Yemek yemek için Bay Nihat dedik. Çok uzun yıllar önce yemiştik. Sonra koç meşhur olduğunu öğrendik. Zengin bir meze çeşidi olmasına karşın, saatin erken havanın kötü olması nediyle balık yoktu. Bizde kalamar, ahtopot salatası ,adını şimdi hatırlamadığım bir ot ve fener kavurması gelen fiyat 66 YTl............. Fiyatlar istanbul fiyatları gibi olunca suratımız biraz asıldı tabii









Zeytinyağı'nı alıp, dönüş yoluna geçiyoruz. Bu sefer körfezi dolanıp, karamürsel üzerinden annemi de alıp dönüyoruz.



















Cumartesi, Nisan 14, 2007

KAZDAĞLARI-YEŞİLYURT KÖYÜ (2.gün)




2. günün sabahında da yağmur yağıyordu. Civar köyleri ve şelaleyi gezmeyi planladığımız için sabah kahvaltıdan sonra dışarı çıktık. Ancak yağmurun bize fazla gezme şansı vermeyeceği kesindi....

























Dışarı çıkmadan önce etiğimiz kahvaltıdan bahsetmek gerekirse, standart kahvaltı olduğunu ancak ev yapımı reçeller özellikle hurma reçeli ve peynir çeşitlerinin çok kaliteli olduğunu söyleyebilirim.













Kahvaltıdan sonra şelaleleri gezmek üzere yola çıktık. Sütveren şelalesi çok uzakta olmamasına karşın yağan yağmurlar yolu kötüleştirmişti. Şelaleye vardığımızda tesisi işletn adam çok şaşırdı. Böyle bir havada şelaleyi birilerinin ziyaret edeceğini düşünmemişti. Biraz isteksizde olsa şelaleyi görmemize izin verdi.











Yazın şelalenin suyuna girmek için çok sayıda ziyaretçisi olan tesisin o gün tek ziyaretçisi bizdik. Yağmurun etkisiylede çoşan şelale gerçektende çok güzeldi. Yağmur artınca ziyareti sonlardık ve yürüek gerektiği için yukarıdaki şelaleyi görmekten vazgeçtik.
















Akçayda deniz kenarında çayımızı içerken hava güzelleşmişti.










Cuma küçükkuyu'nun pazarıymış. Ege otlarını buluruz umuduyla geziyoruz. Ama karşımıza kış sebzeleri çıkıyor:( Irmak salıncakları görünce dayanamıyor. Ama sonuç çamurlu bir popo oluyor.Küçükkuyu'da ayvalık tostu yiyoruz. Çamlıbel köyünü ziyaret edip. Otele doğru yola çıkıyoruz.










Yeşilyurt köyünde "otelin bulunduğu" biraz dolaşıyoruz. Çok sevimli bir köy. Evleri tamamına yakını restore edilmiş. İstanbul'dan, İzmirden gelip yerleşen misifirlerine ev sahipliği yapan köy mevsim nedeniyle boş. Evlerde odun yakıldığı için etrafta tertemiz havaya mis gibi odun kokusu eşlik ediyor.











Sevimli bir meydan Cami, köy kahvesi bakkal ve cafe'lerden oluşuyor. Köy kahvesinde çayımızı içip sesizliğin tadını çıkarıyoruz. O kadar huzurluki İstanbulu bırakıp burayamı yeleşsek geyiği yapıyoruz. Bu yaşlarda sıkılabileceğimiz ama emeklilikte düşünülebileceği kararına varıyoruz :)



Akşam yemeğinde bir gün öncenin tersine hepimiz çok açtık Yemekler bir gece önceki gibi çok kaliteli ve lezzetliydi.
TV odasına iniyoruz. Otelin odalarına özellkle TV konulmamış. Sanırım daha önce TV odası atranç oynamak veya kitap okumak için kullanılıyormuş ama bizim gibi dizikolikler için bir TV koymuşlar. Oturduk ama ırmak'ın çok uykusu olduğu için dizilerden vazgeçtik. Irmak uyuduktan sonra ise şöminenin yanında kitap ,sohbet ve bitki çayı keyfi yaparak 2. günüde bitirdik.


Salı, Nisan 10, 2007

KAZDAĞLARI-MANİCİ KASRI ( 1.gün)







Uzun zamadır kazdağları'na gitmeyi istiyorduk. Sonunda 2 gün izin almayı başardık.Perşembe sabahı yola çıktık. Feribotla bandırmaya geçtikten sonra Balıkesir üzerinden kazdağları'nın yolunu tuttuk. Şansımıza bütün kış yağmayan yağmur bütün şiddetiyle yağıyordu.Susurluk ulusoy tesislerinde ara verdik.Uzunnn bir ara ......2 saat kadar ......Çiğ börek yedik ve alışveriş yaptık.Sonra balıkesir.....










Balıkesir burak'ın memleketi......Irmak ve benimde kütüğümde bu şirin ilde :) Sonrası edremid , altınoluk,akçay ve küçükkuyu. Saat 15.00 olmuş inanılır gibi değil 7'de yola çıkmıştık.Buralar yazlık mekanlar olduğu için fazla hareket yok ,çoğu dükkan kapalı. Küçük kuyunun sahiline gidiyoruz. Gözümüzün kestiği bir yerde balık yemek için. Tam isabet herşey muhteşemdi. Deniz levreği, deniz çipurası, balık çorbası,yengeç salata, kalamar salata ve içecekler için 52 YL ödüyoruz. Alp Balık Evi..........Şiddetle tavsiye ediyorum. Yemekle birlikte getirilen zeytinlerden çıkarken alıyoruz. Şimdi daha çok almadığımız için pişmanım..................






Otelimiz küçük kuyuya 2 km uzaklıkta yeşilyurt köyünde "Manici Kasrı" .Küçükkuyuda otel ararken internten bulduğum bu butik otel bence köyün en güzel oteliydi. Arkadaşlarıma gitmezsem çıldırırım demiştim....Gittiğimizde çok haklı oluğumu anladım. Çok özenli bir işletme ve çok güzel bir ortam.........























Manici kasrı eski bir Zeytinyağı fabrikası üzerine kurulmuş.Klasik mobilyalarla döşenmiş ,bütün odalarında şömine yanan bir otel. Toplam 10 oda var ve odalarda ,oturma,TV salonlarında onlarca klasiK kitap var. Benim tavsiyem romantik bir ortam çocuksuz gitmek lazım. Biz ırmakla olmaktan şikayetçi olmadık ama çokta kafa dinledik diyemeyiz....





















Otele yerleşiyoruz.Odamızın 1. katta olması bizim için çok avantajlı oldu. Irmak uyuduktan sonra bizde oturma odasında oturup sohbet edebildik. Yağmurun sesi camlara vururken,şöminenin ateşine bakarak şefin özel tarifi naneli adaçayını içmek çok zevkliydi.
























Irmak hanım yolda çok yorulduğu için rahat yatağı görünce hemen üstüne atladı. Biraz dinlendikten ve etrafı gezdikten sonra akşam yemeği için hazırlandık. Yemek gerçektende şaşırtıcı derecede güzeldi. Menü ıspanak çorbası, fırında et,zeytinyağlılar ve tatlıdan oluşuyordu.