Cumartesi, Ocak 17, 2009
BİR RESTAURANT ( MAİ-LİNG ), BİR KİTAP, BİR FİLM
Kış geldiğinden beri çok fazla dışarı çıkmak istemiyor canımız ama cumartesi akşamını kendimize ayırmaya karar verdik. Uzun zamandır gitmek istediğim Mai-Ling Chinese&Suşi restaurant'da yer ayırtık. İyiki ayırtmışız çünkü hava kararınca dışarı çıkmak isteğimin azalmasını rezervasyonumuzun olması önledi. Diğer bir nedende çok küçük bir yer olduğu için rezervasyonsuz yer bulmak imkansız. Mekan küçük olmasına karşın çok zengin bir yemek menüsü var. 1957 yılında taksimde açılan ilk Çin lokontası 2000'li yıllarda kapanmış. Sahibi uzun bir aradan sonra kızının adını verdiği bu mekanı geçen sene açmış. Zengin menüden seçim zordu ama klasik başlangıç olarak acılı ekşili çorbayı seçtik. Çıtır tavuk, soslu ördek, suşi, çin mantısı ve sebzeli pilav diğer seçtiklerimizdi. Özetle son zamanlarda gittiğim en başarılı çin lokantası yorumunu yapabilirim. Fiyatlar çin lokantasına göre normal ortalama tatlı dahil adam başı 60-70 civarı diyebiliriz.
İyi bir yemekten sonra sıra güzel bir film seyretmeye gelmişti. "Vicky Cristina Barcelona" türkçe çevrimiyle "barcelona barcelona" Başrollerinde Javier Bardem, Penelope Cruz, Scarlett Johansson ve yönetmen woody allen. 2008 Cannes Film ödülü. Konu aslında çok sıradan 2 amerikalı genç kadın barcelona'ya tatile geliyorlar. Fonda çok güzel bir müzik ve barcelona manzaraları.....Yakışıklı bir erkekle tanışıyorlar. Erkek marjinal bir ressam ve hala eski karısına aşık veya bağlantısını koparamamış. Gen kadınlardan biri mantıklı ve nişanlı diğeri özgür bir kadın ve aşka hazır özgür kadınlardan. 3 kadın ve 1 erkek arasında geçen marjinal bir tatil aşkı...Komikmiydi hayır? Konu değişikmi hayır? Ama sıkılmadık gerçi DVD olarak evde seyredip maliyet azaltılabilir ! Benim bayıldığım müziği dinlemek için ....http://www.vickycristina-movie.com/
Uzun zamandır okumak istediğim bir roman Bab-ı Esrar Cuma akşamı başladığım ve sabahın ilk ışıklarında bitirdiğim harika bir kitap. Kitapın arka kapağında yazdığı gibi "Bab-ı Esrar sadece bir gerilim romanı değil, aynı zamanda bir sırlar kitabı. Fantastik öğeleri kullanarak çok katmanlı bir dil yaratan Ahmet Ümit bu yapıtında mevlevilik temelinde dinç ve inanç üzerine ilginç sorular soruyor. Din ile aşk arasında , inanç ile sevda arasındaki ilişkiyi bambaşka açıdan gözlerimizin önüne seriyor "
Ahmet Ümit kendi romanını şu şekilde özetliyor. ´´Bu romanda Şems cinayeti üzerinden batı düşüncesi ile doğu düşüncesini kıyaslıyorum. Doğuda her zaman akıl yerine sezginin ön planda tutulduğu bir düşünce hakimdir. Bunun en ucunda ezoterizm vardır. Sonuçta, doğu toplumlarını asıl etkileyen düşünce ezoterizmdir. Batı ise esas olarak akla dayanır. İnsanı akıldan ibaret görürler. Tabii bu yanlış bir şey, ama maddi olarak çok geliştiler ve dünyayı yöneten insanlar haline geldiler. Bu kitapta ben bu batı düşüncesinin bakış açısını incelemeye çalışıyorum. Oradaki kahramanlardan biri Türklerden de nefret eden İngiliz bir kadın. Bu kadın bir gün Konya´ya gelir ve burada birtakım olaylarla karşılaşır ve bize dair düşüncelerinde bazı değişiklikler olur" Kitap çıktığı 1,5 ayda 45.000 satmış ben tavsiye ediyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)