Çarşamba, Eylül 20, 2006

BARSELONA 2. GÜN

İkinci günün sabahında uyanmak biraz zor oldu, kahvaltı fena değildi. Burak kahvaltıda somon füme yememe bir türlü alışamasa da benim çok hoşuma gidiyor. Peynirlerde hiç fena sayılmazdı...Otelin önünden binerek Placa Catalunya'ya gidiyoruz. Otobüsden indiğimizde la ramplas caddesi bütün hareketliliği ile karşımıza çıkıyor. Caddeye arkamızı verdiğimizde sağ kolda ispanyol'ların büyük mağaza zinciri El Corte İngles. Mağaza saat 10'da açılacağı için çok erken saatlerde kapısında bekleyen turistleri görebilirsiniz. Biz alışveriş işini gün sonuna bıraktığımız için karşımızda görülen Passeig de Gràcia caddesinde yürümeye başlıyoruz. Cadde sağlı sollu büyük mağazalardan ( cahannel, max mara, loewe...v.s) ve bunların bulunduğu 19. yy'dan kalan tarihi binalardan oluşuyor. Binalardaki ince işçilik ve renkli vitrinler arasında nereye bakacağımızı şaşırarak yürüyoruz.







Bugün ünlü mimar gaudi'nin evlerini gezmeyi planlıyoruz ve meşhur casa battlo sol kolda görünüyor. Ondan önceki binalar da ince bir zevki yansıtıyor.













Casa battlo Antoni Gaudí'nin çok ünlü mimari eserlerinden birisi ve 1904 yılında inşa edilmiş. Sanat sergilerinin yapıldığı binaya giriş 7 EUR ve ziyaret saatleri hergün 9.00-20.00 saatleri arasında. Biz binayı ve çevresindeki binaları hayranlıkla inceliyoruz. Casa Mila'yı gezmeyi planladığımız için içine girmiyoruz ve yolumuza devam ediyor. Gracia caddesinin sonunda El Diagonal bölgesi başlıyor. Burası bir sürü dükkanla ana alışveriş merkezlerinden birisi ve gracia bölgesi boyunca devam ediyor. Yeterli vaktimiz olmadığı için bu bölgeye devam etmiyoruz sağ kolda Casa Mila bütün ilginçliği ile gözüküyor.







Bina size de ilk bakışta kapodokya'daki yapıları hatırlatmıyormu? Benzerlik tartışılmaz.......Bina halk arasında La Pedrara ( taş ocağı) diye adlandırılıyor. Hergün 10.00 ve 20.00 saatleri arasında 8 EUR karşılığında ziyaret ediliyor. Kapısındaki uzun kuyrukta bir süre bekledikten sonra güvenlik önlemlerini de aşarak içeriye giriyoruz. Binada yüksek kira ücretini ödeyen şanslılar için hayat devam ediyor. Biz asansörle müze olarak kullanılan örnek daireyi görmeye çıkıyoruz.





Binanın içindeki ışıklandırma ve işçilik çok güzel. Mimarın hayal gücüne gıpta etmemek mümkün değil. Çatı katına çıktığımızda peri bacalarına benzeyen kabartmalar çok etkileyici. Gaudi'nin eserleri özellikle mimarlık okuyan kişilerin mutlaka görmesi gereken çalışmalar, İspanya mimarlık ünüversitesinde gaudi bölümü varmış, mimarın eserleri ve tarzı ders olarak okutuluyormuş. Yanında hayal gücü de veriyorlar mı acaba?

















Ziyaretimiz bittiğinde acıktığımızı fark ediyoruz ve o gün için daha önceden planladığımız tapas bara gitmek için binadan ayrılıyoruz. Geldiğimiz yoldan geri dönerken dükkanlara bakıyoruz.
Büyük kitapçılardan birisine girip burak için
İspanyolca kitaplar benim içinde tapas tarifleri olan bir yemek kitabı alıyoruz. Yolun solunda yemek yiyeceğimiz Txapella gözüküyor. Turizm yazılarında çok sık adına rastladığımız tapas bar 51 çeşit birbirinden lezzetli tapası ile meşhur. Bir gün öncesinden tecrübeli olduğumuz için bu sefer barın çevresindeki taburelere oturuyoruz ve işte karşımızda tapaslar.....İngilizce menüden kolaylıkla seçim yapabiliyoruz. Et ürünleri domuz kaynaklı olduğu için biz deniz ürünleri ağırlık seçim yapıyoruz.






12 tapas iki bira ve tatlı için 17 EUR ödüyoruz. Gerçektende çok makul bir fiyat. Tapaslar çok lezzetliydi. Yengeç eti, morino balığı, ançües, kırmızı biber, karides, kalamar, kuşkonmaz en çok kullandıkları malzemeler. Gitmeden patates braves 'in ününü duymuştuk. Patates kızartmasının üzerine güzel bir sos koyuyorlar gerçektende lezzetli. Tatlı olarak crema catalan diğer bir değişle flan seçiyoruz. Hafif bir tatlı bize daha çok pasta kremasını hatırlattığı için çok özellikli gelmedi en azından meşhur olduğu kadar.....






Barselona deniz ürünleri sevenler için gerçek bir cennet aksi durumda sanırım fast food seçeneklerini seçmek gerekir. Çünkü ağırlıklı olarak et olarak domuz eti kullanıyorlar ve sebze yemekleri de çok çeşitli görünmüyor.Bu arada gaspcho çorbala

rından bir önceki akşam içmiştik. Çok lezzetli soğuk cacık gibi. Kalkmadan önce mekanı çok sevdiğimiz için bir sonraki gün tekrar gelmeye karar veriyoruz.





Şimdi biraz alışveriş zamanı. Mango ve Zara'ya uğruyoruz. Fiyatlar Türkiye'dekine çok yakın belki bazı ürünlerde 1-2 EUR fark ediyor olabilir. Çeşit doğal olarak daha fazla ama benim hayal ettiğim gibi çok değişik ürünlerle karşılaşmıyoruz. Son olarak Er Cortes mağazasına giriyoruz.
El Cortes mağazası 9 katlı ve gerçektende içini gezmek çok zaman alıyor. İyi markaların satılması nedeniyle bize biraz pahalı geldi. Irmak için bir şeyler alarak tekrar gelmek üzere alışveriş bölgesinden ayrılıyoruz. Bir gün önce Barri gotik mahallesini çok iyi gezemediğimizi düşünerek bu bölgeye bağlanmak için la ramplas'a sapıyoruz.







Daracık sokakların arasında yürüyoruz kathedral ve çevresindeki binaların fotoğraflarını çekiyoruz. Barri Gòtic'in karşı tarafında yer alan La Ribera veya diğer değişle El Born bölgesinde pek çok müze ( Picasso Müzesi, Tekstil Müzesi ve Barbier- Müller müzesi ) bulunmakta. Bizim zamanımız kısıtlı olduğu için bu bölgeye gidemiyoruz . Ayrıca bu bölgede yer alan Santa Maria del Mar kilisesi de turistler için cazip bulunuyor. El Born bölgesinde pek çok butik, bar ve trendy restaurant bulunuyor.


Kathedralin arkasında bulunan eski sarayı ziyaret ediyoruz.





Kraliçe İsabella ünlü denizciyi amerikanın keşvinden sonra bu sarayda kabul etmiş. sarayın merdivenlerinden kolomb'un gururla çıkışı ve meydandaki halkın coşkusu gözümde canlanıyor. Hayallerimizle birlikte yürümeye devam ediyoruz. Köşedeki yelpazeciden annelere yelpaze alıyoruz. Artık çok yorgunuz otele dönmeden önceki son durağımıza doğru yollanıyoruz .




 Kolomb'un heykelini selamlayıp maremagnum'un önüne gidiyoruz.Bu noktadan limanı ve barselona'yı  seyrediyoruz.


2005 yılında inşa edilen alışveriş merkezine büyük bir köprüyle bağlanılıyor. Köprünün üzerindeki banklarda oturup limanı seyredebilirsiniz. Rüzgar için endişelenmenize gerek yok. Yapılan cam duvarlar ile rüzgar önlenmiş, çok yaratıcı !










Alışveriş merkezinin yanındaki akvaryum Avrupanın 3. büyük akvaryumu olması nedeniyle bir gün önce burak'a cazip gelmişti. Giriş 15 EUR ve gece 11'e kadar açık. İçeride bir sürü tropikal balık var. En cazip bölümü köpek balıklarının olduğu son bölüm. Önünde yığılma olmaması için yürüyen merdiven koymuşlar. Cam tünelde üzerinizden geçiyorlar çıkışta ırmak için plastikten yapılmış küçük balıklar alıyoruz. Artık otele dönme vakti.........





Biraz dinlendikten sonra akşam yemeği için liman bölgesine gidiyoruz. 1992 yılında yapılan olimpiyatlardan sonra gelişen bu bölgede çok geniş bir kumsal var. Ağustos sonu olmasına karşın havanın beklediğimizden daha serin olması nedeniyle denize hiç girmiyoruz. Ancak yaz boyunca kumsalın çok hareketli olduğunu tahmin ediyoruz. Sahil boyunca çok sayıda balık restaurantı bulunuyor.  Ancak bunlarla deniz arasındaki cadde biraz keyif kaçırıyor.Kumsalın bittiği noktada ise yat limanı başlıyor.Olimpiyat köyü olarak kullanılan bu bölgede evler yeni olmalarına karşın küçük olmaları nedeniyle aileler tarafından tercih edilmiyormuş. Balkonlarından deniz görülmesine karşın manzarayı bozan otoban faktörünü unutmamak lazım.....



Biz taksiden erken indiğimiz için biraz deniz kenarında yürüyoruz. Can Majo bu akşam yemek yemek için seçtiğimiz mekan. Saat 22.00 olmasına karşın mekan full dolu, hafta içi olmasının verdiği şansla kendimize bir masa bulabiliyoruz. Bu mekanı tercih etmemizdeki ana neden frommer's tarafından barselona'da en iyi paella'yı yiyebileceğimiz mekan olarak tavsiye edilmesi.Balık çorbası'da ünlü olmasına karşılık biz sadece paella ve bira ısmarlıyoruz. Ana yemekten önce zeytin ve üzerine sarımsaklı domates sürülmüş geleneksel tapaslarından getiriyorlar. Ve işte paella.......




Daha önce'de paella yemiş olmamıza karşılık bu gerçektende muhteşemdi. Zaten 2 resim birden koyunca siz hislerimi tahmin etmişsinizdir :) Değişik bir pirinçten yapılan paella'nın özelliği içinde kullanılan deniz ürünlerinin kalitesi, tazeliği ve pilavın  siz sipariş verdikten sonra hemen yapılması. Isıtıldığı zaman lezzetini yitiriyor. Büyük bir tavada 2 kişilik hazırlanan yemeğin içinde midye, kalamar, istiridye, jumbo karides, ıstakoz bulunuyor. Bazı yerlerde midye kabuklarıyla konuluyor. Benim için pek cazip bir görüntü değil.......





Bu yemek için sanırım 50 EUR civarında bir ödeme yapıyoruz. Ama gerçektende değer buralara yolunuz düşerse şiddetle tavsiye ederiz.Böylece ikinci günüde muhteşem bir şekilde noktalamış oluyoruz.


























Barselona'daki son günümüzü çok verimli kullanamıyoruz. İlk 2 gün kendimizi biraz fazla yormuş olmamız ve burak'ın ayakkabılarının sıkması nedeniyle bugünü sakin geçirmeye karar veriyoruz. Sabahtan biraz hediyelik eşya ve kıyafet alışverişi yapıyoruz. Artık tanıdık gelen sokaklarda yürüyoruz ayaklarımız bizi gene la ramplas'a çekiyor bu sefer el raval istikametine dönüyoruz.Mc Donald's dan birşeyler alıyoruz. Fiyatlar Türkiye'dekine göre çok pahalı ama artık balık yemekten sıkılmıştık en azından akşama kadar :)


El Raval istikametinden denize doğru yürüyoruz. Geçtiğimiz meydanlarda fazla turist yok. Daha çok ispanyol'lar var ve gelir seviyesinin düşük olduğu belli oluyor. Sant Pau del Camp ve Hospital de Santa Creu yolumuzun üzerindeki turistik noktalar. Bu bölge Chinatown olarakta adlandırılıyor. Barcelona’nın geleneksel kırmızı noktalı bölgesi. Biz bu yönde bir atraksiyon görmüyoruz belkide anayoldan ayrılmadığımız için..... Ama bu bölgenin sembolü olmuş dev kedi heykelini gördüğümüze göre doğru yolda olmalıyız. Liman oklarını takip ediyoruz.


                                                           

Karşımızda kolomb'un heykeli oda ne heykelin içinde insanlar var kimse bize üstüne çıkıldığını söylememişti?????
2 ,5 EUR vererek heykelin tepesine çıkıyoruz. asansör 4 kişilik yukarıda çıktığımız bölgeden manzara ise süper....













Biraz limanda takılıyoruz. sokak satıcısından krep alıyoruz hava çok güzel banklarda oturuyoruz. Sonra elimizdeki paketlerle dolaşmamak için otele gidiyoruz.












Biraz dinlendikten sonra önce plaza catalunya'ya gidiyoruz bir gün önce tapas yediğimiz bar'da gene birbirinden lezzetli tapaslardan yedikten sonra ışık gösterisini izlemek için plaza espanya'ya gidiyoruz.( Ne yazık ki ispanyol köyünü görmek için zamanımız kalmadı. ) Işık gösterisi su,ışık,renk ve müziğin birlikte sunulduğu gerçek bir görsel şölen Perşembe -Pazar günleri arasında izlenebiliyor.








Işık gösterileri arasında Barselona'daki son günümüzü tamamlıyoruz. Yarın sabah erkenden yola çıkacağız. İstikamet Madrid......






















Gezi yazımızın ilk bölümünü okumak için BARSELONA 1. GÜN


1 yorum:

ÖMER FARUK EREN dedi ki...

Yazılarınız için çok teşekkür ederim. önümüzdeki hafta barcelona'ya gideceğim, rehber amaçlı yazdıklarınızdan notlar aldım. omerfarukeren.blogspot.com da benim adresim gezdiğim yerleri görebilirsiniz eğer sizde oralara gitmek isterseniz faydalı olabilir. tekrar teşekkürler.