Çarşamba, Temmuz 08, 2009

İSVİÇRE 5. GÜN Chateau De Chıllon-Gruyers-Frıbourg

Montreux denilince ilk akla gelen yer sanırım isviçre fotoğraflarında göle hüzünlü bir yansıma bırakan romantik şato chateau de chıllon........ 5. günün sabahında erkenden şatodayız.Turistlerin uğrak yeri olan şatoya bizim gibi 9'da gidebilirseniz ilk ziyaretçilerinden olup kalabalığa kalmazsınız.






Şatonun inşa edildiği tarih kesin olmamakla birlikte 1160 veya 1005 olarak tahmin ediliyor.12 .yüzyılda savoy hanedanın evi olarak kullanılmış. Şato montreux'dan yaklaşık 3 km ileride bulunuyor. Yürüyerek yaklaşık 45 dakikada ulaşılabiliyormuş. Veya otobüsle de ulaşım mümkün.

Romalılar ilk önce dağların ve gölün arasında dar bir yol açarak , st bernard geçidi yapılana kadar italya bağlantısını bu yol ile sağlamışlar. Şato gölün yanındaki büyük bir kaya parçasına inşa edilerek denizden ve dağdan gelecek bütün tehlikelerin gözlenmesine imkan sağlamış. Yıllarca stratejik bir öneme sahip olan şato şimdi müze olarak kullanılıyor.
Son olarak şatonun popüler olmasına neden olan unutulmaz mecburi ziyaretçisi François Bonivard ve onun hikayesini anlatan chıllon tutsağı adlı romanın yazarı lord byron'da saygıyla andıktan sonra yolumuza devam ediyoruz.


5. günün ikinci durağı Gruyeres yani gravyer peynirlerinin üretildiği küçük sevimli kasaba............





Frıbourg bölgesinde yer alan bu şirin kasaba peynirleri ve küçük şatosuyla her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Saane vadisi ve alplere karşı inşa edilmiş olan köyün manzarası göz alıcı....Ağırlıklı olarak fransızca konuşuluyor ve nüfus yaklaşık 1500 kişi. Köyde bulunan peynir fabrikası ziyarete açık ama biz vakit kaybetmemek için uğramıyoruz.



Köyün içine arabayla giremiyorsunuz, 5 dakikalık bir mesafe yürünerek köye ulaşılıyor.
Burası hala tarımla uğraşan bir köy,bunu köydeki marketlerden anlayabiliyorsunuz köy ekmeği, krema, beze,peynir gibi ürünler satılıyor. Tabii fiyatlar turistik...




Küçük meydanından yürüyerek sevimli kafelere ve hediyelik eşyalara bakıyoruz. Oyuncak bir san bernard ilgimizi çekiyor.Irmağa alıyoruz.
Sırada meşhur peynirinin tadına bakmak var. Peynir tabağı ve erimiş peynir siparişimiz yanında muhteşem bir kremayla geliyor. Peynirler bizim aldığımız gravyer peynirinden biraz farklı da olsa beğeniyoruz.



Şatoyu ziyaret ediyoruz. Tarihine gelice, 1554 yılına kadar gruyeres kontuna aitmiş ama bu tarihte trajik bir biçimde kontun iflasıyla kredi aldığı bern ve fribourg bölgeleri arasında paylaşılıyor. Yıllarca farklı evsahiplerini ağırlıyor. Nihayet 1938 yılında tekrar fribourg bölgesine geçerek müze olarak kullanılmaya başlanıyor.




İç dekerasyonu chıllon gibi nostaljik olmasa da manzarası için görülmeye değer diye düşünüyorum. Sonuçta bu kasaba bizi isviçrede dağ köylerinden sonra en çok etkileyen yer oldu diyebilirim........




Sıradaki varış noktamız fribourg, sarina vadisinde kayalıklar üzerine bir tepeye inşa edilmiş etkileyici tarihi bir kent....


Kentde alman etkileri görülmesi şaşırtıcı değil çünkü kent almanyanın tanınmış ailelerinden Zahrıngen tarafından 1157 yılında kuruluyor. Kent 1481 yılında isviçre konfederasyonuna katılıyor. Katolik bir kent olma özeliğini reform döneminde bile kaybetmiyor. Günümüzde halen katolik olan şehirde ağırlıklı olarak fransızca konuşuluyor.


Şehrin sokaklarında birazda kaybolarak geziyoruz. Şehri beğeniyoruz ama düşündüğümüz kadar büyüleyici bulmuyoruz. Şaşırtıcı bir biçimde bern'den önceki son ziyaret noktamız , plana son anda giren, murten bizi daha çok etkiliyor....



Murten bern ve lozan arasında ve morat gölünün güneyinde yer alıyor. Ağırlıklı olarak almanca konuşuluyor. Burasıda Zahringen ailesi tarafından kurulmuş. Güzel sokaklarında ve göl kenarında dolaştıktan sonra akşam olmadan bern'e varmak için yola çıkıyoruz.








Akşam bern'e varıyor arabayı teslim ediyoruz. Otelimiz diğer kentlerdeki kadar merkezi değil otobüsle bern old town'a 10 dakika uzaklıkta olan nova otelde kalıyoruz. Akşam bern'in gece hayatına akmak için yola çıkıyoruz :) Devamı 6. günde.BERN















2 yorum:

Gezgiçler dedi ki...

6. günü de merakla bekliyoruz. Dogrusu doga ile icice cok güzel bir gezi olmus...

metinizmir dedi ki...

Kesinlikle gitmek istediğim bi yer hayranım...