Cumartesi, Ağustos 01, 2009

İSVİÇRE 6. GÜN BERN

6. günün sabahında gözlerimizi isviçre'nin başkenti Bern'de açıyoruz.Bern tarihi ve doğasıyla güzel bir Avrupa başkenti. 1191 yılında Dük Berchtold V. von Zähringen tarafından kurulmuş,1848 yılından beri ise başkent....Şehrin sembolü Ayı, evet yanlış okumadınız. Şehrin kurucusu ava ilk çıktığında hangi hayvanı vurursa onun şehrin sembolü olacağını söylüyor ve avda ilk vurduğu hayvan Ayı oluyor. Aynı zamanda yüzyıllardır şehrin sembolü olan Ayıların bulunduğu büyük bir park ( Barengraben) turistlerin ziyaretine açık.

Otelimiz (Nov Otel) eski şehire yürüyerek 20 dakika uzaklıkta olduğu için kolayca yürüyerek merkeze iniyoruz. Yolumuzun üzerindeki Rosegarden gerçekten çok güzel...http://boga.unibe.ch/boga/ Bu büyük park binlerce değişik çeşit bitkiyi ve gülü görmek mümkün...


Botanik bahçesinde ( rosegarden) ,japonlardan fırsat bulursanız, çok güzel fotoğraf manzaralarıda yakalamak mümkün.




Hatta en iyi bern manzara karelerini burdan yakalayabilirsiniz diyebilirim. Ayrıca çok güzel manzaralı kafeteryasında da birşeyler içmek iyi bir fikir olabilir. Yolumuza şehrin merkezine doğru devam ediyoruz.


Bern kentinde almanca konuşuluyor ve binalarda alman esintilerini görüyoruz. En güzel örneklerden biride ziyaret rotamızda bulunuyor. Bern Cathedral / St. Vincent (Munster Kirche)
Kilisenin önünde fotoğraf çekiyoruz. Tam o sırada küçük bir gösteri topluluğu dikkatimizi çekiyor. İrandaki seçimleri protesto eden küçük grubu gözleri yaşlı izliyoruz. Burak'la düşünüyoruz 10 yıl sonra bizde bir avrupa kentine sığınmış Atatürk'ün kurduğu Türkiye'yi geri kazanabilmek için böyle gösteri yapıyor olabiliriz. Moralimiz bozuluyor. İkimizde durgun gezimize devam ediyoruz.



Bir sonraki durağımız Bern Federal Building (Bundeshaus) -isviçre hükümet binası , bu arada bu saydığım noktalara ulaşmak için çaba harcamanıza gerek yok. Bern o kadar küçük bir şehirki gezinize hangi noktadan başlarsanız başlayın buralara ulaşmanız mümkün. Bizim gezmediğimiz müzeler için yorum yapamıycam am forumları okursanız Albert Einstein'ın Bern'de doğduğu ve büyüdüğü evin müze olduğunu ziyaret edilebileceğini görürsünüz. Biz tarih müzesine de bu müzeye de gitmedik. Onun yerine old town'ın sokaklarında gezdik, renkli çukulata dükkanlarına girdik. Bol bol kafelerde oturduk ve Bern'in tadını çıkardık.





Şehrin merkezine kurulan halk pazarı hergün oluyormu bilmiyorum ama renkli meyvalar ve peynirler için gitmeye değer diye düşünüyorum.Bizim pazarlarımızdan farklı değil ama değişik peynirleri tatmak ve aşağıdaki meyvalardan yemek güzeldi.... Renki meyvaların cazibesine kapılarak hayatımda yediğim engüzel franboğazları alıyoruz. İsviçrenin her sokağında bulunan çiçeklerle süslü çeşmelerinin birinde yıkayıp yiyoruz.






Gezilecek en güzel noktalardan birisi olan saat kulesi, (eskiden şehrin batı kapısı olan) her saat başı seyreden turistlere 4 dakikalık çok güzel bir show sunuyor. Ve Bana prag'daki saat kulesini hatırlatıyor. Acaba aynı saat ustasımı yapmış ? Evet bern turumuzu güzel bir italyan restaurantında noktalıyoruz.






İsviçredeki gezimizin bitmesine çok az zaman kala öğreniyoruzki isviçrede en hesaplı ve zevkli yemekler alışveriş merkezlerinin üst katlarında bulunan fastfoodlarda yeniyormuş. Bizim için çok geç ama siz giderseniz unutmamanızı tavsiye ederim. Yarın Zürihdeyiz.






7. GÜN  ZÜRİH  YAZIMIZI OKUMAK İÇİN







1 yorum:

metinizmir dedi ki...

Muhteşem yerler