Amsterdam'da 2 gün gezdikten sonra 3. gün çok merak ettiğimiz romantik Brugge şehrini görmek için yola çıktık. Otoban son derece rahattı yolculuk için.
Brugge küçük ancak bir o kadar da sevimli ve romantik bir şehir. Otelimiz Hotel Acedemia tarihi bir bölgede ve Minnewater' a ( Minne dutch dilinde aşk anlamına geliyor. Aşk gölü) 100 metre uzaklıktaydı. Odalarının geniş olması nedeniyle biz çocuklarla çok rahat ettik. Ancak 4 yıldızlı olmasına karşın iç dekarasyonun eskiliği nedeniyle benden 3 yıldız aldı.
Brugge küçük kanallarıyla Amsterdam'ı hatırlatıyor olsa da çikolata ve dantelleriyle gerçek bir Belçika kenti. Öncelikle şehirde arabayla gezmenize gerek olmuyor. Brugge her yere yürüyerek gidilecek kadar küçük bir şehir.
Otele bavullarımızı bırakarak şehri keşvetmek için yola çıkıyoruz. Yürüyüşümüze otel bölgesinden yani Minnewater'dan başladık. Minnewater fotoğraf çekmek isteyenler için müthiş manzaralar veren son derece romantik bir göl.
Minnewater bölgesi Brugge fayton gezilerinin başlangıç noktası ve çocuklarınız kuğuları seyrederken yemek yiyebileceğiniz çok güzel bir nokta. Oğlumuz gezi sırasında 2 yaşındaydı ve burda geçirdiğimiz zamanda çok eğlenmişti. Gezinize tarihi şehirden başlamışsanız nehri takip ederek veya bot turu ile de bu noktaya ulaşabilirsiniz. Gezi rotanızda yer alacak olan kadınlar manastırı (Begijhof) ve içindeki küçük müze bu noktada görülebilir.
Bu bölgeden merkeze doğru yürürken diyet planlarınızı alt üst edecek çikolata dükkanlarını ve gözünüzü alamayacağınız dantel dükkanlarını görebilirsiniz.
Çocukları dükkan vitrinlerinden ayırmakta zorlanarak şirin Brugge evleri arasında yürüdük. Yemek için girdiğimiz restaurant'da masamıza gelen dev patates patates kızartma tabakları , eşlik eden muhteşem biralar ve etraftaki waffle kokularıyla Brugge' a teslim olmaya karar vererek diet ve sağlıklı beslenme konularını tatil sonrasına bırakmaya karar verdik :)
Evlerin arasında kaybolarak gezerken kendimizi Market meydanında ( Market Square) bulduk.Bu meydan 1000 yıldan uzun zamandır Brugge şehrinin hayat merkezi olmuş.958 yılından beri de pazar yeri olarak kullanılmış. Meydanın ortasında Jan Breydel ve Pieter de Coninck isimli liderlerin heykellerini görebilirsiniz. Meydanın etrafında çok sayıda cafe ve restaurant bulunuyor Ancak çok turistik olması nedeniyle fiyatlar ortalamanın üzerinde
Market meydanında yer alan Belfry kulesi şehri yukarıdan görmek isteyenler için iyi bir seçenek. Ancak her seferinde 70 kişinin çıkmasına izin verdikleri için biraz sıra beklemek gerekiyor. Kuleye çıkış 8 EUR. 366 basamak çıktıktan sonra tepedesiniz....13. yüzyılda yapılan saat kulesi defalarca yangın grçirdikten sonra 1822 yılında şimdiki yapısına ulaşmış.
Meydandaki dikkat çekici noktalardan birisi de kırmızı postane binasının yanında yer alan Provincial Court. Ortaçağlarda bu nokta gemilerin pazarda satacakları malları indirdikleri bir bölgeymiş. Bölgede bulunan nehri şehirden ayıran duvarların 1787 yılında yıkılmasıyla bu alana yeni evler inşa edilmiş. Bunlardan birisi olan bu bina 1850 yılında hükümet tarafından satın alınarak ofis olarak kullanılmaya başlanmış.1878 yılındaki yangından sonra Neogothik tarzda tekrar inşa edilerek bugünkü görünümünü almış.
Meydan gezimizden sonra artık günün yorgunluğunu güzel bir waffle ile sonlandırmaya karar veriyoruz.:)
Bizim 1 gecelik Brugge gezimiz burda sonlanıyor. Ancak benim görüşüme göre yukarıda anlattığım turistik noktalar dışında Brugge sokaklarında kaybolarak gezilmesi gereken bir şehir. Her sokak, her köşebaşı renkli evleri ve güzel meydanlarıyla bir masal şehri. Tekrar dönmek üzere ayrılarak Paris'e doğru yolumuza devam ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder