Pazar, Ekim 19, 2014

THASSOS ADASI



Türklerin son merakı Yunanistan gezisine çıkmaya bizde bu yaz karar verdik. Niye bu kadar geciktiniz derseniz, arabayla yurt dışı konusunda bazı endişelerimiz vardı. Bilmediğimiz yerlerde arabaya zarar verirler mi? Araba evraklarını hazırlamak vakit alır mı? Sınırdan nasıl geçebiliriz?


Gezi hazırlıklarına başlayınca endişelerimizin anlamsız olduğunu anladık. Yunanistan hakkında   gezi yazarlarının yazdığı çok sayıda detaylı gezi yazısına kolaylıkla ulaştık. Böylece araba evraklarını Turing aracılığı ile kısa bir zamanda tamamlayabileceğimizi ve İpsala çıkışıyla Yunanistan gezimizi başlatabileceğimizi öğrendik. Gezimiz Temmuz ayında ve çocuklu olunca öncelik deniz tatilindeydi . Programımızı  1 gece Dedeağaç, 3 gece Thassos adası,  2 gece Selanik, 2 gece Halkidiki olarak planladık. Ancak yorulmak istemiyorsanız size tavsiyem planda Tahassos veya Halkidiki arasında bir seçim yapmanız yönünde olacaktır.

Geziniz bayramda olacaksa ve özellikle yaz aylarındaysa sınırda beklemeye hazır olmalısınız. Biz sınırda beklememek için  gece yarısı sınırdan geçerek, sınırdan 35 km ilerideki Dedeağaç' da konakladık.

 Dedeağaç'da otelimiz 5 yıldızlı Astir Egnatia Alexandroupolis'in önündeki kumsalından denize girmek mümkün olmasa da kahvaltı ve konfor olarak yeterli buluyoruz. Otel olarak tek uyarımız bazı odaları renovasyondan geçmediği için bakımsız odalarda kalmamak için, rezervasyon sırasında yeni binadan oda istendiği özellikle belirtilmeli. Dedeağaç küçük sevimli ve canlı bir sahil kasabası ancak thassos feribotunda sorun yaşamamak için ertesi sabah erkenden yola çıkıyoruz. İstikamet feribota bineceğimiz Kerometi kasabası ve yaklaşık 145 km sonra feribot limanındayız. Adaya ulaşmak için diğer seçenek Kavala ancak  feribot saatleri daha uzun aralıklı olduğu için tavsiye etmiyorum.

Kerometi'de sabah erken saatlerinde Türkiye'den yola çıkan turistlerin oluşturduğu ciddi bir kuyruk bizi bekliyor. Ancak feribotların büyüklüğü ve sıklığı sayesinde beklediğimizden daha kısa bir zamanda binebiliyoruz. Feribot biletleri araba modelinize göre değişiyor. Biletleri feribota binmeden gişelerden almanız gerekiyor. Ayrıca feribota araçla sadece şoförün girmesine izin verildiği için diğer yolcular giriş sırasında aracı terk ederek yürüyerek feribota biniyor.  Ortalama 50 dakika sonra Thassos adasındayız.


Thassos adası İstanbul'a ve Bulgaristan'a çok yakın olduğu için özellikle yaz aylarında Türk ve Bulgar turistlerin çok tercih ettiği bir tatil bölgesi . Ancak adada bulunan çok sayıda kumsal ve yerleşim bölgesi sayesinde en yoğun zamanda bile çok sakin bir tatil geçirmeniz mümkün oluyor. Fiyatlar son derece makul, ada halkı güler yüzlü ve konuksever.

Biz gezimizde Thossos adasına 3 gece ayırdık. Konaklamamızı Booking com aracılıyla Limenas bölgesinde bulunan Hotel Angelica yaptık. 2 yıldızlı otel kategorisinde olmasına karşın 3 yıldızlı olduğunu düşünüyorum. Otelden çok memnun kaldık. Merkezde olalım, denize gitmek içinde farklı plajları gezelim diyorsanız tavsiye ederim.

Feribota binerken elimize tutuşturulan reklamlardan La Scala Beach ilgimizi çekiyor. Otele 10 dakika uzaklıkta olduğu için bavulları bıraktıktan sonra denize girmek için gidiyoruz. Sanırım adadaki ilk günümüzde en trendy mekanı buluyoruz. Tüllerin arasında şık yemeklerimizi yiyoruz. Ayağım kuma değmesin , yeni aldığım bikinimi herkes görsün, müzik çalsın havamızı bulalım diyorsanız doğru yerdesiniz. Benim için fazla gürültülü ve hareketli bir ortam olmasına karşın şık ortamıyla bizim ekipten tam puan alıyor.



Akşam yemeği için Limanas sahilinde olan Mykonos seçiyoruz. Deniz kenarında olması ve okuduğum bir yazıda tavsiye edilmiş olmasına karşın ben sizlere tavsiye etmeyeceğim. Son derece sıradan lezzetler ile karşılaştık. Bu restaurant' a çok yakın bir konumda olan ve rezervasyonsuz yer bulamayacağınız Simi restoran , karşılaştığımız Türkler tarafından tavsiye edildiği için daha tercih edilebilirgibi geliyor bana ama biz  2. gece gitmek istememize karşın yer bulamadık. Yemekten sonra çarşısında geziyoruz. Kos adasında olduğu gibi burada da çok uygun fiyata taklit güneş gözlükleri bulunabiliyor. Hatıra olarak magnet alıyoruz. Dondurmamızı yedikten sonra günü tamamlıyoruz.



İkinci gün sabah erkenden yola çıkıyoruz. Hedefimiz adanın en popüler kumsallarını gezmek ancak gün sonunda listeyi tamamlayamamış olduğumuzu itiraf etmeliyim.

   


İlk hedefimiz Alyki oluyor. Erken vakitte kumsalda olmamıza karşın tur otobüsleri çoktan gelmiş ve kumsalda boş şezlong kalmamış bir durumla karşılaşıyoruz. Denizi gerçekten de muhteşem ah birde bu kalabalık olmasa..................



Deniz'in kenarındaki restoranlar çoktan dolduğu için biz en baştaki cafe'de oturuyoruz. Çok güzel tatlıları ve ev yapımı pizza yapıyorlar. Ancak duş için bir alan tesis etmemişler. Aynı gün için çok fazla kumsala gitmeyi planladığımız için kahveleri içtikten sonra Psili Amos için yola çıkıyoruz.

Psili Amos 'da üstü otel altı restoran olan bir tesis bulunuyor. Bence yemekleri mükemmeldi. Deniz bizim gittiğimiz gün dalgalı olmasına karşın duş ve şezlonglarıyla çok keyifli bir tesis. Adadaki en lezzetli kalamar tava, patlıcan ve kabak kızartma, cacık ve patlıcan musakka menümüz deydi. Fiyatlar adada her yerde aynı diyebilirim. 2 iştahlı çocuk :) ve 3 her zaman aç büyük olarak ortalama 45 EUR fiyat ödedik. Fiyatlar 1-2 EUR değişti ama porsiyonlar hep büyüktü ve hep deniz ürünleri masamızda yer aldı.


Bu keyifli iki koydan sonraki durağımız paradise beach oldu. Gerçektende cennetten bir köşe olan bu koyun denizi de çok güzeldi ancak kimsenin yüzecek hali olmadığı için ertesi günü gelmek üzere ayrılıyoruz.


Aynı yoldan dönerek yolumuzun üzerinde gördüğümüz manastıra uğruyoruz. burası melek mikaile adanmış olan Mikail Manastırı ve çok güzel bir manzaraya sahip.





Otelimize dönerek dinleniyoruz. Akşam yemeği  Scala Prinos içinden 5 km'lik bir yolculukla çıkılan Megalo Prinos köyü tercih ediyoruz. Güneşin batışındaki güzelliğini ve keyifliliğini anlatamam. Aldığımız keyif restoranın  müthiş yemekleriyle artıyor. Dağ köylerinde kuzu çevirme ve kokoreç yeniyor. Ancak kokoreç bizim alıştığımızdan farklı içinde ciğer bulunuyor. Yemek üzerine gelen tatlı işletmenin ikramı.Ödenilen fiyat istanbul'da benzer bir yerde yiyeceğimizin yarı fiyatı düzeyinde.








Yemekten sonra limenas çarşısında dondurma ve lunapark keyfi yapıyoruz. Sahilin yanına kurulmuş atlı karınca dönme dolap çocuklara büyük keyif veriyor.

3. gün kalbimizin sesini dinlemek yerine tavsiye edilen yerlere gitme hatasına düşüyoruz. İlk durağımız Marbel Beach resimlerde uzakdoğu adası izlenimi veren koya ulaşmak için 20 km'lik toz toprak yolda 40 dakika civarında midemiz ağzımıza gelerek gidiyoruz. Mermer çıkarılan bir bölge olduğu için araba ilerledikçe mermer tozları etrafta uçuşuyor. Bu maceranın sonunda doğal plaj olması nedeniyle tesisi kaldırılan duş bile bulunmayan ve rüzgarlı hava nedeniyle dalgaların boyumu geçtiği kaputaş plajı kıvamında bir yere ulaşıyoruz. Siz denemek isterseniz hava durumuna mutlaka bakın. 5 dakika kaldıktan sonra geri dönüyoruz. Ancak minik beyaz taşlardan oluşan kumsalı çok orjinaldi diyerek çokta haksızlık etmeyeyim.




Bu maceralı yolculuktan sonra ikinci tavsiye edilen kumsal golden beach koyuna gidiyoruz. Ancak burası da tam bir hayal kırıklığı oluyor. Geniş ve sevimsiz kumsalı şile plajlarını hatırlatıyor. Dün sevdiğimiz yerlere tekrar giderek denize giriyoruz. Yemek içinde aliki koyunda  yemeğimizi yedikten sonra ada turuna başlıyoruz. Ancak yolların virajlı olması nedeniyle turu tamamladığımızda akşam oluyor. Ertesi sabah Kavala'ya doğru yola çıkacağız. Ancak öncesinde tekrar deniz diyerek tesadüfen keşfettiğimiz Papa Beach koyuna gidiyoruz. Bu butik plaj çok rahat çift kişilik şezlongları 10 EUR'luk birşeyler yemek karşılığında kiralayan çok sevimli bir tesis.Feribot saatimizde zorlukla ayrılarak adaya veda ediyoruz. Gelecek yaz deniz tatili için tekrar buraya gelmeyi planlayarak kalbimizi bu sevimli adada bırakıyoruz.





Hiç yorum yok: